Pages

20 Mayıs 2012 Pazar

MISIRIN FAYDALARI



MISIR 
 
Nişasta bakımından son derece zengin bir bitki olan mısır; beyaz, sarı, kırmızı renklerde olur.

Uzun süre 'Türk buğdayı' olarak bilinse de Amerika kökenlidir.

İlk kez Cristof Colomb tarafından keşfedilmiş, daha sonra Avrupa ya getirilmiştir. Kısa sürede yaygınlaşan üretimi sonucu Fransa, İtalya ve İspanya mutfağında  uzun süre mısır unu kullanılmıştır.

Amerika da beslenme ve gastronomide önemli yer tutan mısırın 100 gr. ında 345 kalori vardır ve yüksek enerji verir. Aminoasitler açısından önde gelen bitkilerden olmasının yanı sıra lipit, protit ve glosit açısından da zengindir.

Giderek beslenmede önemli yer tutan şeker ve sütle tüketilen Corn Flakes ise mısır unundan elde edilir.

İçinde bulunan nişastadan şarküteri, bisküvi ve pasta endüstrisinde yararlanılır.

Çok yönlü kullanım alanı olan mısır unundan burbon viski ve bazı bira çeşitleri de üretilir.


Tüketilmesi

Mısır, dalından koparıldıktan sonra tadını yitirmeye başlar. O nedenle tüketilmesine yakın toplanmalı ve hemen pişirilmelidir. Tadını kaybetmemesi için, onu yaprağı ile birlikte buzdolabında da saklayabilirsiniz. Yaprağından ayrılan mısırda nişasta açığa çıkar ve sağlık, şişmanlık gibi problemleri oluşturur.

Yetiştirilmesi

Mısır yetiştirmek çok kolaydır. Her ne kadar sıcak mevsim bitkisi olsa da, her türlü iklim kuşağında yetişir. Bol güneşli ve açık yerleri sever. Ekimi iklim şartlarına göre farklılık gösterir. Fakat ister sıcak, ister soğuk iklim kuşağında olsun, tohumların ekilmesi ve büyümesi için en uygun zaman toprak ısısının 20øC ye ulaştığı andır. Tohumlar mantardan zarar görmemesi için ilaçlanır, ancak bazı bahçıvanlar bu ilaçlamayı yapmadan da başarılı sonuçlar elde ederler. Mısır tohumlarını tek sıra halinde ekmek yerine, yaklaşık 60 cm . uzunluktaki bloklara ekmek daha doğrudur. Böylece tohumlar birbirlerinin üzerine düşerek daha fazla ürün verirler.


Satın alınması

Mısır, satın alırken sütlü ve yaprakları uçuk yeşil olanlarını tercih edin. Koçanı doğal şekilde veya tane şeklinde konserve edildikten sonra satılanları da vardır.

Tuzlu suda yapraklarıyla birlikte haşlanır.

Izgarada ise yaprakları çıkarıldıktan sonra pişirilir.

Tanelerini uzun süre kullanmak istediğinizde sirkenin içerisinde saklayabilirsiniz.

Faydaları

Mısır taneleri doymamış yağ asitleri, nişasta ve A vitamini açısından zengindir. Doymamış yağ, kandaki kolesterol düzeyinin kontrol edilmesine yardımcı olduğu için kalp ve damar sağlığına faydalıdır.

A vitamini ise gözler, kemikler, diş ve böbrekler için gerekli bir vitamindir. Sağlık sektöründe ise mısır nişastası, ilaç yapımı ve C vitamini üretiminde kullanılır.

Mısır (Zea mays), genellikle çok nemli iklim bölgelerinde yetiştirilebilen, tek yıllık özellikle yağı doymamış yağ grubunda olan bir tarım bitkisi.

Mısır proteininde Lisin ve triptofan proteinin biyolojik değeri de aminoasitlerin limite edici etkisi altındadır.

Danesindeki ham yağ yulaftan sonra en yüksek değer veren besin maddesidir. Meksika ve Orta Amerika orjinlidir.1600 yıllarında suriye yoluyla mısırdan ülkemize gelmiştir.Sınıflandırma koçan sekli,tane şekli iriliği, sıralar arası açıklık koçan ucundaki boşluk somak rengine bakılarak yapılır

Buğdaygiller familyasından; 180 - 200 cm boyunda, dik ve yüksek gövdeli, geniş şerit yapraklı, bir yıllık bir bitkidir. Kökü kalın ve saçaklıdır. Yaprakları şerit gibi, uzun, paralel damarlı, sert ve sivri uçlu, sapsız, kenarları, dalgalıdır. İki çeşit çiçeği vardır. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkım başak şeklinde, dişi çiçekler ise yaprakların koltuğunda koçan halindedir. Dişi çiçeklerin stilusları uzundur ve kınlarının tepesinden dışarı doğru sarkarlar. Bunlar mısır püskülü denilen kısmı meydana getirirler. Meyvesi, koçanı üzerinde sıkışık şekilde dizilidir. Rengi açık veya koyu sarı; esmer veya kırmızımtırak renklidir. Mısır püskülünün içeriğinde glikoz, maltoz gibi şekerler, sabit yağ, steroller, reçine ve çok miktarda potasyum tuzları vardır. İdrar söktürücü, idrar yollarını temizleyici ve hararet verici olarak kullanılır.

Yapılan araştırmalar, patlamış mısırın, yüksek oranda, antioksidan içerdiğini göstermekte. Patlamış mısırın içinde, meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan, polyphenol antioksidan maddesine rastlandı.Bu maddenin, kalp hastalıkları, kanser ve diğer hastalıklarla mücadeleye, vücudun direncini artırması açısından yardımcı olmasıyla biliniyor.
Yapılan araştırmanın, sonucunun oldukça şaşırtıcı olduğunu söyleyen bilim adamları, bu sonucun, mısırın işlem görmeyen bir besin olmasından kaynaklandığını düşünüyor.


Mısır özü yağı, mısır tanelerinden çıkarılır. İçeriğinde yağ asitleri, A vitamini, az miktarda steroller ve bol miktarda nişasta vardır.

Mısır özü yağı damar sertliğini önler.

Kullanıldığı yerler:
Daha ziyade mısır püskülü ve mısır özü yağı kullanılır.

Mısır iyi bir besindir. Ancak hazmı biraz güçtür. Guatr olanların yememesi tavsiye edilir.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

MANTARIN FAYDALARI


Mantar:İçerdiği mineral ve vitaminlerden dolayı, pek çok hastalığa iyi gelen, ve hatta, bazı hastalıkların oluşmasını önleyen bir besin.
* Yaşlanmayı geciktirir.
* Beyin ve sinir sistemi hastalıklarından korur.
* Alzheimeri önler.
* Ete yakın oranda ve çok değerli protein içeriği nedeniyle, son derece besleyici ve önemli bir besindir.
* Çocuklarda büyümesinde, gelişmesinde ve hastalıklardan korunma amacıyla bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar.
* Vücut için gerekli tüm aminoasitleri içerir.
* Yağ yönünden oldukça fakir olması nedeni ile kilo aldırmaz. Kilo vermek amaçlı yapılan diyetler için de ideal bir besindir.
* B,A,K,D vitaminleri açısından oldukça zengindir.
* Kemik gelişimi üzerinde çok olumlu etkileri vardır. Büyüme çağındaki çocukların ve kemik erimesi riski olan kadınların mutlaka tüketmesi gerekir.
* Bol miktarda Kalsiyum,potasyum,fosfor,demir,çinko ve bakır içermesinden dolayı, kansızlık başta olmak üzere, kalp damar hastalıkları, migren, yüksek tansiyon, felç,astım,romatizmal hastalıklar,diş çürümesi ve kemik erimesini önler.
* Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
* Düşük sodyum miktarı ile, yüksek tansiyon ve kalp hastalarının bile, rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.


Kırmızı Reishi Mantarı Faydaları

Kırmızı reishi mantarı Günlük yaşamı sağlıklı sürdürmek,
Vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek olumsuz etkilere karşı korumak,
Yaşın ilerlemesi sonucu oluşan problemlerin önüne geçmek,
Bağışıklık, sinir, dolaşım, solunum, boşaltım, kas ve kemik sistemlerini güçlendirmek,
Yüksek tansiyon, kolesterol, diabet, bronşit, prostat gibi problemlerle baş etmek,
Kanser, karaciğer bozuklukları, hepatit, HIV/AIDS gibi hastalıklardan korunmak ve bu hastalıklarla savaşmak,konularındaki olumlu etkilerini, faydalarını kanıtlıyor.


Mantarın Zararları ,Mantarın Zararları Nelerdir?


* Zehirli olanları ölümcül sonuçlar doğurabilir. İçeriğinde bulunan fosfor ve kalsiyum, özellikle böbrek hastaları, fosfor ve kalsiyum yüksekliği olan ve bu elementleri tüketmesi sakıncalı olan hastalar için zararlı olabilir. Bu hastalar, mantarı, doktorlarına danışmadan tüketmemelidirler.

AYÇİÇEĞİ ÇEKİRDEĞİNİN FAYDALARI


Çekirdek içlerini mikroskopla inceleyen beslenme araştırmacıları, ay çekirdeğinin soğan, sarımsak ve brokoli ile birlikte, kalp hastalıkları ve kanser gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olan ‘süper gıdalar’ olarak değerlendirilebileceği görüşünde. Ay çekirdeğinin besleyici özelliklerini belgeleyen araştırmalar, bu küçük çekirdeklerin besin deposu olduğunu gösteriyor.

Ay çekirdeğinin faydaları

* Ay çekirdeği lezzetli bir çerez olmasının yanı sıra, sağlıklı da bir besin. Bedeninizin işlevlerini optimal bir şekilde sürdürmesine yardımcı olan çok sayıda vitamin ve mineral içeriyor.

* Ay çekirdeği iyi bir E vitamini kaynağı. “National Sunflower Association”a göre, yirmi sekiz gram ay çekirdeği E vitamini için önerilen günlük besin alım miktarının yüzde 76’sını sağlıyor. Bu vitamin, hücreleri serbest radikallerin zararlarına karşı korumaya yardımcı olan bir antioksidan. “Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi”ne (UMMC) göre ise daha çok E vitamini alan kişilerde kalp hastalığı riski almayanlara göre daha düşük. Bu vitamin, diğer vitaminlerle birlikte, göz sağlığını koruyarak görme kaybına yol açan maküler dejenerasyona karşı korunma sağlama işlevi de sağlayabiliyor.

* Selenyum, hücreleri korumaya yardımcı olan bir antioksidan olan E vitamini ile birlikte işlev gören bir mineral. “National Sunflower Association” yirmi sekiz gram ay çekirdeğinin erkekler için önerilen günlük selenyum alım miktarının yüzde 24’ünü, kadınlar için önerileninse yüzde 31’ini sağladığını belirtiyor.

* Ay çekirdeği, HDL’nin yani iyi tür kolesterolün yükselmesine yardımcı olurken, sağlıksız kolesterol olan LDL’yi düşürdükleri için “iyi yağlar” olarak adlandırılan tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar içeriyor. Ay çekirdeğindeki yağın yaklaşık yüzde 90’ı doymamış ya da sağlıklı yağlardan oluşuyor. Ay çekirdeği aynı zamanda, bedende kas ve doku gelişimine ve korunmasına yardımcı olan protein de içeriyor. Yirmi sekiz gram ay çekirdeği, günlük protein değerinin yüzde 12’sini karşılıyor.

* Folat gıdalarda doğal olarak bulunan bir B vitaminidir. “Office of Dietary Supplements” (Gıda Takviyeleri Ofisi), bu vitaminin sentetik formunun folik asit olarak adlandırıldığını; yeni hücre, DNA ve RNA oluşumuna yardımcı olduğunu ve DNA’daki kansere neden olan değişimleri önlemede de rol oynayabileceğini belirtiyor. Folat bedenin yeni kırmızı kan hücreleri yapması ve metabolizma ile bir amino asit olan homosisteinin normal düzeylerini korumak için de gerekiyor.

* Ay çekirdeği önemli miktarda bakır, çinko, demir ve lif de içeriyor. Bu mineraller kırmızı kan hücrelerine ve tüm bedene oksijen taşınmasına, enerji üretilmesine, bağışıklık sisteminin korunmasına, kan şekerinin ve kan kolesterolünün dengede tutulmasına ve kabızlığın önlenmesine yardım ediyor.

BUĞDAYIN FAYDALARI


BUĞDAY: 

Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur. Çok besleyici bir tahıldır. Karbonhidrat ve B vitamini açısından zengin bir besindir. Kalsiyum, demir ve çinko minerallerini de bol miktarda barındırır.
Buğday Yağı da E vitamini açısından çok zengindir.

Buğday Yağı Nasıl Kullanılır

Buğday genellikle un yapımında kullanılır. Buğday unundan ekmek ve çeşitli hamur işleri yapılır. Kabuklarından kepek elde edilir. Kepekli buğday unu daha sağlıklı ve faydalıdır. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmektedir. Buğday yağı ise özellikle cilt ve saç bakımı için kullanılır.

Buğdayın Faydaları

*Buğdayın kepekli olanı daha faydalıdır.
*Bağırsakları çalıştırır ve kabızlığı önler.
*Bağırsak ve rektum kanserini önlemeye yardımcı olur.
*Mideyi, beyni ve gözü kuvvetlendirir.
*Cinsel gücü arttırır.
*Buğday yağı kırışıklıkları ve yaşlanmanın etkilerini azaltır.
*Buğdaydan elde edilen buğday yağı cilt ve saç bakımı için çok faydalıdır.
*Saçlara yumuşaklık ve parlaklık verir.
*Saç dökülmesini önler.
*Aynı zamanda etkili bir antioksidandır.

ARPANIN FAYDALARI


Arpanın Faydaları :

* Bol miktarda Protein, B1, B3, B6 vitaminleri içerdiğinden çok besleyicidir.
*Demir, magnezyum, selenyum, potasyum, fosfor ve manganez içerir. Kansızlığa karşı çok etkilidir.
* Kronik kabızlık çekenlere faydalıdır.
* Bağırsakları yumuşatır ve sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlar.
*İdrar söktürücü özelliği ile idrar yollarını ve idrar yollarındaki iltihapları temizler.
* Arpa ekmeği ve arpa çorbası şeker hastaları için çok faydalıdır.
* Dil iltihaplarına karşı da yararlıdır.
* Kalbi kuvvetlendirir.
* Düşük tansiyonu olanlara çok faydalıdır, tansiyonu yükseltir.
* Kemikleri güçlendirir.
* Böbrek taşlarını ve kumlarını dökmeye yardımcı olur.
* Tuzlu Arpa lapası, kireçlemelere ve eklem ağrılarına çok iyi gelir.
* Romatizmaya faydalıdır.
* Arpa, sirke ile kaynatıldığında, uyuz, egzama gibi kaşıntılı deri hastalıklarına sürülürse faydalı olur.
* Prostat büyümesini önler.
* Baş ve boğaz ağrılarını dindirir.
* Siyatik ağrılarını dindirir.


Arpa nasıl kullanılır? Taneleri ekmek yapımında kullanılır. Ayrıca, hayvan yemi olarak da kullanılır. Kavrulup kahveye karıştırılır. Arpa saplarının ezilip un haline getirildikten sonra katırtırnağı otu, mine çiçeği ve papatya ile birlikte kaynatılması ile elde edilen arpa çayı yatıştırıcıdır. Uykusuzluğa iyi gelir. Spazmlara karşı da koruyucudur.

YULAFIN FAYDALARI


YULAF:Çinliler yulafın zindelik verici özelliklerini binlerce yıl önce keşfetmişler. Antik Romalılar onu enerji depolamak için sofralarından eksik etmemişler. Savaşçı Vikingler efsanevi fiziki güçlerini yulaf ezmesi ile hazırlanan 'porridge' adlı kahvaltılık yiyeceğe borçlu olduklarını sık sık dile getirmişler.

'Bitkisel protein' de denilen yulafta bol miktarda protein, lipid, lif, mineral tuzlar, vitaminler ve B grubu vitaminleri bulunuyor.
Yulaf, pek çok derdin devası olan bir tahıl. Düzenli olarak tüketildiğinde vücudu tazeleyip adeta yeniden yapılandırıyor. Yüksek dozdaki enerji verici özellikleri nedeniyle sınavlara hazırlanan öğrencilere, bebek bekleyen anne adaylarına, sporculara, soğuk havalarda çok üşüyenlere, sık hastalanan küçük çocuklara, büyümekte olan çocuklara ve nekahat dönemindeki hastalara birebir geliyor. Yulaf, hücrelere enerji taşınmasında, dokulara kan aracılığı ile oksijen transferinde ve zarar gören yaşlı hücrelerin yenilenmesinde son derece etkili bir besin. Ayrıca zehirli kurşun, kadmiyum ve krom gibi ağır metallerle birleşip bu maddelerin vücuttan atılımını sağlıyor.

Moskova Devlet Üniversitesi bilim adamları, yulafın çok değerli bir kocakarı ilacı olmaktan öte gerçek bir sağlık iksiri olduğunu belirterek Rusların uzun yıllardan bu yana kurşun zehirlenmelerine karşı yulaf unu kullandıklarını ifade ettiler.

Yulaf piyasada un, ezme, yulaf tanesi, yulaf ekstresi (özü), misli ve kahvaltı gevreği olarak satılıyor. Un halindeki yulaf ile ekmek, tatlı ve tuzlu hamur işi çeşitleri hazırlayabilirsiniz. Ya da köftelere ilave edebilirsiniz. Kahvaltı gevreği şeklinde ılık süte ilave ederek yiyebilirsiniz. Ezme şeklindeki yulafla değişik muhallebiler hazırlayabilirsiniz. Yulaf unu ile güzellik kremleri hazırlayabilir, yulaf ekstresi ile sağlık banyoları yapabilirsiniz.

Yulafın Faydaları

* Yulaf oldukça kalorili bir tahıl. 100 gramında 390 kalori bulunuyor. Oysa aynı miktar pirincin kalorisi 354, makarnanın ki ise 346. Bol miktarda nişasta içerdiği için değerli bir karbonhidrat kaynağı.

* Yulaf, kasları tazeleyen 'lisina' denilen bir protein ve sinirlerin işlevini düzenleyen yüksek dozda B grubu vitaminleri içeriyor.

* 'İyi' yağlar açısından çok zengin. İçeriğindeki 'oleik asit' denilen yağlar, sinir hücrelerinin düzenli bir şekilde işlemesi için son derece yararlı.

* Yulaf mineral açısından da çok zengin: 100 gramında 53 mg kalsiyum, 405 mg fosfor, 4.5 mg demir ve 268 mg potasyum bulunuyor. Ayrıca değerli bir magnezyum deposu.

Kolesterolünüz yüksek ise

Yulafta bulunan yağ asitleri 'iyi yağlar' olup zindelik veriyor ve kolesterolün yükselmesini önlüyor. İçeriğindeki lifler sayesinde kandaki kolesterolü düşürüyor.

Yulafta kolesterole çok benzeyen bitkisel moleküller, kötü kolesterol alımını en aza indirgiyor. Bu nedenle aşırı yağlı beslenme söz konusu olduğunda yulafın içeriğindeki fitosterol maddesi kandaki aşırı yağlanmayı engelliyor. Yani yulaf bir tür yağ giderici. Eğer kolesterolünüz yüksekse yulafı sofranızdan eksik etmeyin.

Adet dönemi sıkıntılarını gidermek için
Ani kişilik değişimi, aşırı sinirlilik, uykusuzluk, melankoli, aşırı tatlı yeme arzusu vb.Pek çok kadın adet döneminde hormonal dengesizlikten kaynaklanan bu sorunlardan yakınıyor.

Çözüm için kahvaltı ve öğle öğünlerinde yulaflı yemekler yiyin. Yulaf, tiroid bezinin işlevine yardımcı olup, östrojen hormonunun üretimini dengeliyor. Yulafın zengin içeriğinde bulunan magnezyum minerali, alt karın bölgesindeki kas gerilimini en aza indirgeyerek sancıyı azaltıyor. Fosfor, adet öncesi ve sırasında sık karşılaşılan konsantrasyon güçsüzlüğünü ve unutkanlığı önlüyor. Adet sıkıntılarından şikayetçiyseniz adetten 1 hafta önce ve adet boyunca yulaf ağırlıklı beslenin. Günde iki porsiyon yemek ideal.

İltihaplı hastalıklara karşı

Her türlü iltihaplı hastalıklara karşı yulaf iyi geliyor. İster sıcak süte ilave ederek için, isterseniz yulaf lapası (1 su bardağı yulaf ununu 2 su bardağı suda eritip koyu muhallebi kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte pişirin. Ilınınca bölgeye uygulayıp üzerini ılık havlu ile kapatın) hazırlayıp hastalıklı bölgeye uygulayın. Larenjit ve boğaz ağrısı gibi solunum yolları enfeksiyonlarına, sigaranın yol açtığı boğaz rahatsızlıklarına ve bronşite iyi geliyor. Özellikle küçük çocukların bronşit hastalığında göğse ve sırt bölgesine uygulanan sıcak yulaf lapası rahat nefes almayı sağlayıp, balgam söktürüyor ve öksürüğü kesiyor. Yulaf, rahatlatıcı etkisi nedeniyle midenin de dostu. Yulaf çayı hazırlamak için 1 tutam yulaf tanesini bir fincan kaynar suya ilave edip 20 dakika bekletin. Süzüp balla tatlandırıp için.

Tiroit bezi rahatsızlıklarına karşı

Guatr hastalığına yol açan tiroidin düzenli işlevi için yulaf ideal bir besin. Tiroit bezi yavaş çalıştığı zaman bitkinlik, soğuğa karşı dayanıksızlık ve çabuk üşüme gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Tiroit ile birlikte kan dolaşımı da yavaşlıyor. Halsizlik ve baş dönmesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu konuda şikâyetleriniz varsa kahvaltıda her gün düzenli olarak yulaflı yiyecekler tüketin.

Ciltteki kızarıklık ve kaşıntılara karşı

Yulaf, cildi yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi sayesinde ciltteki kızarıklık ve kaşıntıları gideriyor. Yulaf tanesi ilave edilmiş sıcak banyo suyu, bebeklerdeki pişik sorunlarını ve ciltteki dermatit ile iltihaplanmaları gideriyor. Bunun için 1 çay bardağı yulaf tanesi veya yulaf ununu 1 küçük tencere sıcak suya ilave edip karıştırın. Kaynatıp süzün ve sorunlu bölgeye uygulayın. Yulaf, sabunun yol açtığı cilt tahrişlerine ve ani hava değişimlerine maruz kalan cildi de koruyor. Bunun için sorunlu bölgeye yulaf lapası uygulayın.

Diyabet ve karaciğer yorgunluğuna karşı

Sağlık sorunları olanların özel diyetler uygulamaları gerekiyor. Özellikle tiroit bozukluğu ve kanda aşırı yağ birikmesi nedeniyle ortaya çıkan karaciğer yorgunluğu söz konusu olduğunda diyet, yulaf ağırlıklı olmalı.
Yulaf, şeker diyetinde de mutlaka yer alması gereken bir tahıl. Çünkü sodyum ve şeker açısından fakir. Pektin ve emicelluloz (bu madde vücuda giren şekeri yakalayarak konsantrasyonunu azaltıyor) sayesinde kan şekerini düşürüyor.

Soğuktan çatlayan eller için

Dış etkenlere birebir maruz kalan cilt ve ellere kış aylarında ekstra bakım uygulamakta yarar var. Soğuktan çatlayan ve kızaran ellerinize yulaf lapası sürün.1çay bardağı yulaf ununu 2 çay bardağı suda eriyinceye kadar karıştırıp hafif muhallebi kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte pişirin. Soğuyunca cildinize sürüp 3-4 dakika bekletin ve ılık suyla durulayın. Elleriniz yumuşacık olacaktır. El kremi kullanmıyorsanız kış aylarında bu uygulamayı 3 günde bir yapmayı ihmal etmeyin.

Uykusuzluğa karşı

Ninelerimiz, rahat uyumak için yastıklarının içini yulaf tanesi ile doldururlarmış. Bugün ise 2 su bardağı yulaf tanesi veya
yulaf unu ilave edilmiş sıcak banyolar, rahat ve sağlıklı bir uyku sağlıyor. Banyo suyuna dilerseniz eczane, doğal ürün satan mağaza ya da baharatçılardan satın alacağınız yulaf ekstresini de ilave edebilirsiniz.

Epilasyondan sonra

Epilasyon yaptıktan sonra cildinize yulaf içeren bir krem (veya yulaf lapası) sürün. Yulafın içeriğinde bulunan nişastanın nemlendirici etkisi cilde kadifemsi bir yumuşaklık sağlayacaktır. Yulaf, tüylerin daha geç ve güçsüz çıkmasını sağlıyor.

Çabuk yağlanan saçlara

Yulaf saçlara parlaklık verip güçlendiriyor. Eğer saçlarınız yağlı ise günde iki öğün yulaflı yiyecekler yiyin. Örneğin; kahvaltıda yulaflı müsli, ikindi de yulaflı muhallebi veya kurabiye yiyin. Saçlarınız için15 günlük yulaf kürü uygulayın. Yemek aralarında yulaflı çay için.

İştahsız ve sık hastalanan çocuklar için

Küçük yaramazlar gün boyu aşırı enerji harcarlar ama genelde abur cubur ile karınlarını doyururlar. Anneler, özellikle okula giden çocuklarının nasıl beslendiklerini kontrol etmekte zorlanırlar. Besin değerleri çok yüksek olan yulaf, özellikle büyümekte olan enerjik yapılı ve sık hastalanan çocuklar için son derece önemli bir besin. Yulaf, büyüme hormonu olarak bilinen, 'auxina' hormonunun üretimine katkıda bulunuyor. Yulaf, içeriğindeki zengin aminoasitler (protein sentezi için çok gerekli olan maddeler) bitkisel proteinler ve nişasta sayesinde vücuda uzun süreli bir enerji sağlıyor ve vücudun tüm işlevlerinin mükemmel bir şekilde düzenlenmesine yardımcı oluyor. İçeriğindeki kalsiyum ve fosfor ile çocuklardaki kemik oluşumunu hızlandırarak kemik ve dişleri güçlendiriyor. Fosfor ayrıca yağ ve protein metabolizması için de gerekli.

MANDALİNANIN FAYDALARI


Mandalina: Ilıman iklimlerde yetişen tatlı, sulu ve hoş kokulu bir meyve olan mandalina, portakal ile benzer özellikler taşır ve özellikle C vitamini açısından zengindir. Ayrıca, A ve B grubu vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum, demir, brom ve fosfor minerallerini içerir. Mandalinanın kabuğu ise P vitamini açısından zengindir.

Mandalinanın Faydaları:


 Kanı temizler. Kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Damar setliği ve felçte faydalıdır. Sinirleri yatıştırır. Akşam yemeğinden sonra yenecek 1-2 mandalina uykusuzluk çekenlere faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Grip olanlara iyi gelir.

Mandalina Nasıl Kullanılır? Taze meyve olarak yenebileceği gibi reçeli de yapılabilir. Ayrıca, kabuklarından esans elde edilir. Özellikle kabukları ince kıyılıp doğrudan ya da kek, pasta gibi tatlılara katılıp yenirse kalp ve damar sağlığı açısından faydası görülür.

KESTANENİN FAYDALARI




KESTANE: Besleyici ve kalori değeri yüksek bir besin olan kestane B1, B2 ve C vitaminleri açısından oldukça zengindir. Kestanede bol miktarda yağ ve protein bulunmaktadır. Ayrıca potasyum, fosfor, magnezyum, klor, kalsiyum, demir, sodyum minerallerini de içermektedir.

Kestanenin Faydaları 

* Kandaki yüksek kolesterolü düşürür.
* Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenler.
* Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar.
* Potasyum eksikliğinden yakınanlar için etkili bir ilaçtır.
* Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önler.
* Çok önemli bir enerji kaynağıdır.
* Kansere karşı koruyucu olduğu da düşünülüyor.

Kestane Nasıl Kullanılır? Kestane taze olarak yenebileceği gibi haşlanarak ve kebap yapılarak da yenebilir. Ayrıca kestanenin kabuğu ve ağacını kabuk ve yaprakları da kullanılır. Kestanenin kabukları haşlanıp suyu içilirse sinirleri yatıştırır ve ateşi düşürür. Bütün bu yararları yanında kestane, yüksek tansiyon ve damar sertliği şikâyeti olanlara ve şeker hastalarına tavsiye edilmez.


BAMYANIN FAYDALARI





Bamya

Aslında yaz sebzesi olduğu halde tazesi, konservesi, kurutulmuşu ya da dondurulmuşuyla her mevsimde sofralarımızda layık olduğu yeri bulan Bamyayı veren bitkisi, Ebegümecigiller’dendir.

Ana yurdunun Amerika ve Asya kıtaları olduğu bazı kaynaklarda belirtilmekteyse de, Afrika’da şimdiki Etyopya ile Sudan’da çok uzun yıllar ve hatta Amerika kıtasının keşfinden önce bamyanın tanınıp yetiştirildiği bilinmektedir. Bamya, ılıman iklimlerde bir yıllık; tropik ve astropik iklimlerde çok yıllık bir kültür bitkisidir.

Bir yıllık bamyalar 60-90 cm. boylanırken çok yıllık olanlar 1,5-2 m’ye kadar boylanıp ağaççık haline gelmektedir. Gelişmesinin ilk aşamasında pamuk bitkisine benzeyen bamyanın yaprakları da pamuğunkileri andırır. Bitkinin yaprak, dal ve meyveleri oldukça sık tüylüdür. Bu tüylerin diplerindeki bezelerde kaşındırıcı bir madde bulunur. Bamyanın pek gösterişli çiçekleri kükürt sarısı rengindedir.

Kendi kendilerini dölleyen erselik özellikli bu çiçeklerden olgunlaşan meyveler, bamyanın çeşidine göre farklı boylarda, piramit ya da yuvarlağa yakın tombulca biçimli ve üzerleri köşeler oluşturan çizgili görünüşte olur. Meyvelerin içinde, saçma iriliğinde yuvarlak ya da hafif basık, çok koyu yeşil renkte tohumları bulunur. Ülkemize özgü üstün nitelikli çeşitleri bulunan bamyaların, sıcak yemek olarak kıymalı bastısı ile asidesi ve zeytinyağlı yemeği yapılır.


BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze sebze olarak bamyanın besin değerleri şunlardır: 30 kalori; 2,2 gr. protein; 8,7 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 yağ; 1 gr. lif- 5 mgr. fosfor; 17 mgr. kalsiyum; 0,1 mgr. demir; 20 mgr. sodyum; 18 mgr. potasyum; 5 mgr. magnezyum; 60 IU A vitamini; 0,02 mgr. B1 vitamini; 0,02 mgr. B2 vitamini ve 5 mgr. C vitamini. Bamyanın, başka mineral ve vitaminler içerip içermediği bilinmemektedir.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Sindirimi kolay olduğu için bamya hasta, yaşlı ve diyet yemeği yemek zorunda olan kişilere önerilmektedir.

 Lif oranı yüksek olduğu için bamya peklik (kabızlık) çeken kişilere iyi gelir.

Bamyanın çiçeklerinin suyla karıştırılıp ezilmesiyle elde edilen sıvının içilmesi göğsü yumuşatır.

Aynı sıvı, çıbanlara dıştan sürülerek onların olgunlaşmalarını sağlar.


BİTKİSİNİN ÜRETİLMESİ

Bamya bitkisi tohumlarıyla çoğaltılır. Bahçelerde derince kazılıp 2-3 kez kabartılarak düzeltilen ve gübrelenen yerine tohumlar doğrudan doğruya ekilir. 15-20 cm. aralıklarla açılan çukurlara ilkbaharda, nisan-mayıs aylarında, 2-3 tohum bir arada 2-3 cm. derinlikteki toprağa konmak üzere ekim yapılır. Tohumların bir gece önceden suya yatırılması ya da ıslak bezle sarılması ve buradan çıkarılır çıkarılmaz ekilmesi bitkinin çimlenmesini kolaylaştıracaktır.

BİTKİSİNİN YETİŞTİRİLMESİ

İklim isteği: Sıcak mevsim sebzesi olan bamya, soğuklara karşı çok duyarlıdır. Özellikle geceleri serin olan yörelerde bitki iyi gelişme gösteremez ve istenilen şekilde ürün veremez. Yaz mevsimi kısa süren yerlerde, bodur boylu ve erkenci çeşitleri yetiştirilebilir. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgeleri başta olmak üzere Marmara ve Karadeniz bölgelerinde, bir de soğukların etkilemediği yörelerde bamya yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bamya tohumları, hava sıcaklığı 16 derece, toprak sıcaklığı 15 derece olduğunda uygun yetişme ortamı bulur.

Toprak isteği: Bamya bitkisi, ağır karakterli toprak dışında diğer topraklarda rahatlıkla yetişir. Ama bitki, iyi gelişme ve olumlu ürün verimi için yumuşak, derin, geçirgen ve kumlu-tınlı olan toprakları yeğler. Toprakta aşırı nem olmamalıdır. Özellikle tohumlarının ekimi döneminde, aşırı nem tohumları çürütür.

Toprak işleme: Bamya bitkisinin tohumlun çimlenerek 3-4 yapraklı olduklarında, birinci çapalama yapılır. Aynı çukura ekimi yapılan tohumlardan hepsi çimlenmişse, en güçlüsü yerinde bırakılıp ötekiler sökülür ve seyreltme yapılmış olur. Bitki 15-20 cm. boylanınca ikinci, bundan 2-3 hafta sonra da üçüncü çapalama yapılır. Böylece yabani otlar temizlenmiş, toprak kabartılmış ve varsa kaymağı kırılmış olur.

Sulama: Bamya bitkisi bahçede yetiştirilirken ilk çapalamanın ardından sulama işlemine başlanır. Bitkiye haftada 1-2 kez düzenli olarak su verilir.

Gübreleme: Bamya, sebzeler arasında gübreyi fazla istemeyen bir bitki olarak tanınır. Ülkemizde bazı yörelerde hiç gübreleme yapılmadan bamya yetiştirilmektedir. Ancak, bamyanın ekildiği toprağa, bir önceki sonbaharda iyi yanmış çiftlik gübresi ile mümkünse düşük yüzdeli azot, potas ve fosfor içeren kompoze fenni gübre verilmesi yararlı olur. Çiftlik gübresi bulunamazsa, yeşil gübrelemeyle toprağa gereksindiği organik maddeler sağlanır.

Hasat (Derim): Bamya bitkisinin hasat zamanı, meyvelerin çeşit iriliğinin 1/3′üne eriştiği zamandır. Çünkü, çoğu tüketici, minik bamyaları yeğlemektedir. Üstelik, hasatta gecikilirse bamya sertleşir. İçindeki tohumları ağza gelecek biçimde irileşir ve bamya yemeklik değerini yitirmiş olur. Bamyalar elle hafifçe aşağı doğru çekilerek hasat edilir. Yana doğru çekilirse, bitkinin sapı kırılıp zarar görebilir. Bamya çok verimli bir bitkidir.

Her toplamadan sonra yeni meyveleri olgunlaşır. Bu nedenle bitkinin hasadında gecikilmemeli; çıplak elle ürün toplama bitkinin bezelerinde bulunan bir madde nedeniyle kişinin ellerini rahatsız edeceğinden, hasat yapan kişi ellerine eski bir eldiven takmalı ya da bir bez sarmalıdır.

Hastalık ve zararlılarıyla mücadele: Bamya bitkisine dadanacak zararlı ve hastalıklarla, uzmanlara danışılarak ve uygun tarım ilaçları kullanılarak zamanında, eksiksiz ve aksatılmadan mücadele sürdürülmelidir.

GELİNCİĞİN FAYDALARI


Gelincik:Gelincikgiller familyasındandır. Mayıs-Ağustos ayları arasında, kırmızı renkli çiçekler açan, 20-30 cm boyunda bir veya bâzen çok senelik otsu ve beyaz sütlü bir bitki.
Buğday tarlalarında, ekilmemiş yerlerde çok rastlanır. Gövdeleri dik ve tüylüdür.Yapraklan derin, girintili ve asimetrik biçimlidir, ilkbahardan başlayıp yaz boyunca açan ve parlak kırmızı renkli taçyaprakları olan çiçeklerinde, bu taçyapraklarının altında kara leke bulunur. Çiçekler dalların uçlarında bulunur. Çanak yaprakları çiçek açma esnâsında dökülür. Çiçekleri de çabuk dökülür. Meyveleri sarımsı esmer renkli olup, deliklidir ve bu deliklerden tohumlar saçılır.

Bilinen Bileşimi 

Potasyum nitrat, mecociannin, müsilaj, rhoeadin, narkotolin, protopin, kodein, berberin, haşhaş ve readin asidi, reagenin, az miktarda morfin, zamk, şeker.

Faydaları 

Zeytinyağı ile gelincik karıştırılıp yanıklara sürülürse ağrısını geçirir, kızarmasını engeller.

Öksürük ve öksürükten doğan gıcıklara karşı etkilidir.

Nezle, bronşit ve soğuk algınlıklarında göğsü yumuşatıcı etki yapar.Balgam söktürücüdür.
Çiçeğinin suyu sirkeye katılıp başa sürülürse baş ağrısını keser.

Kadınlarda suyuna oturmak suretiyle rahim tutukluğunu giderir.

Lapası yaralara faydalıdır.

Ayrıca gelincik, sakinleştirici etkiler taşır. Uykusuzluğa karşı etkilidir.

Ceviz kabuğu ile kaynatıldığında saçları siyahlatan boya elde edilir.

Kullanım Şekli 

Kurumuş taçyapraklarından 1-2 tatlı kaşığı alınıp dört bardak kaynar su içinde 10-15 dakika demlendirilerek infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilebilir.

KUZU KULAĞININ FAYDALARI


Kuzu Kulağı: Yurdumuzun hemen her yerinde yetişmekte şifa deposu olan bir bitkidir. Çoğunlukla Tokat ve çevresinde yetişir. Nemli havalar, killi ve kumlu olan toprağı severler. Tarla, çayır, meralar ile ağaç gölgeleri yetiştiği yerlerdir. Ekşi ve mayhoş tadıyla Kuzu Kulağı bahar mevsiminde yetişmektedir. Çiçeğe geçmeden toplanması gerekir. Kuzu Kulağında C vitamini bolca bulunur. Çiğ olarak ya da salatalar ve çorbalarda kullanılabilir.

Kuzu Kulağı yaprakları ile hazırlanan lapa ile çıbanlar olgunlaştırılarak tedavi edilir.



Kuzu Kulağının Yararları (Faydaları)

* C vitaminini bol olduğu Kuzu Kulağı İskorpit hastalığında da çok faydalı olur.

* Diş etlerindeki hastalıklar, diş etindeki kanamalar ile diş eti çekilmelerine de Kuzu Kulağı çok yararlıdır.

*  Kuzu Kulağı bağırsağı yumuşatıp, müshil etkisi yaparak kabızlığı önleyici bir unsur olur.

*  İdrar söktüren Kuzu Kulağı bu sayede Böbrekleri de güzel çalıştırır.

*  Kuzu Kulağının kökleriyle ise safra sökmeyi sağlayabilirsiniz.


Kuzu Kulağının Zararları

Kuzu Kulağının romatizma hastaları, Gut rahatsızlığı ve böbrek hastaları tarafından kullanılmaması gerekir.

18 Mayıs 2012 Cuma

SİNAMEKİNİN FAYDALARI



Sinameki:
 Baklagillerden sıcak bölgelerde yetişen birçok çeşidi bulunan bir bitki ve bu bitkinin bazı çeşidinin hafif acı; yapraklarından elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir madde.
 Sinameki kelimesinin asıl orijinal şekli “SenâüMekkı’dir. Bu bitkinin Mekke’de yetişen türü pek meşhur olduğu için Mekke Senası anlamına gelen bu kelime, halk dilinde Sinameki olarak kullanıl­mıştır.
 Diğer türlerinden üstün, olması sebebiyle ta­bipler Mekke Senasını tercih ederler.
 En büyük özelliği müshil olarak kullanılması­dır. Sinameki, yan etkisi yok denecek kadar az olan faydalı bir ilaçtır. Yaş olarak veya kurutulup öğütül­dükten sonra toz hâlinde kullanılır.

Sinamekinin Faydaları:

* Sinameki yaprakları, mide ve bağırsakları yu­muşatıcı ve ishal edici özelliğe sahiptir. Az miktarda alınırsa yumuşatır, eğer çok miktarda alınırsa ishal eder. Hindistan’da Mısır’da ve Arabistan’da yetişir. En iyisi Mekke’de yetişenidir İşte bu sebeple adına “Senâ Mekkî” denilmiştir. Kurumuş yaprakları dö­vülüp toz haline getirildikten sonra acılığını gider­mek için tatlı bir madde ağızdan alınır veya kayna­tılarak suyu içilir yahut lavman yapılarak makattan verilir. Eğer çok kaynatılacak olursa
* Kalbi kuvvetlendirir, işte bu en önemli nedendir.
* Kara sevda denilen hastalıktan meydana gelen evham ve vesveseye karşı faydalıdır.
* Soğuk ve sıcaktan dolayı ciltte meydana gelen çatlaklara karşı iyi gelir. Kasları, adaleleri açar.
* Saçların çıkmasını sağlar, vücuttaki bitlere karşı faydalıdır. Devamlı baş ağrısına, uyuza, kaşıntıya, sivilcelere ve sara hastalığına karşı faydalıdır.
* Kaynatılmış suyunu içmek, toz hâlinde olarak içmekten daha iyidir.

* Bir defada toz halinde olanından üç dirheme (96.gram) kadar kaynatılmış olandan ise beş dir­heme (16 gram) kadar içilebilir.
* Eğer sinameki ile beraber menekşe çiçeği ve çekirdeği çıkarılmış kızıl üzüm kaynatılırsa daha faydalı olur.
* Sinameki ve şahtere otu vücuttaki yakıcı sıvıları yumuşatıp inceltir.
* Sinameki, tereyağı ve bal ile karıştırıldıktan sonra kullanılırsa, sade olarak kullanılmasından da­ha iyi olur. Zira yağ ve bal sinamekiyi ıslah eder ve ‘ sinamekinin ishal edici özelliğini de artır.
* Sinameki hafif ishal yapar faydasının çok ol­duğu içindir ki doktorlar onu her çeşit ilacın terkibine katarlar. Mesela sıvı müshillere, haplara, dövüle­rek veya pişirilerek yapılan ilaçlara ve macunlara katarlar, çünkü sinameki normal şekilde ishal yapar.
* Safrayı ve balgamı söktürür, mafsalların en uç kısımlarına kadar sirayet eder. Mafsal ağrılarına ve evhama karşı iyi gelir.
* Müshiller içinde en iyisi sinamekidir ancak acılığını gidermek için buna, kuru üzüm veya şeker ilave edilmelidir. Nitekim Peygamber Aleyhis Se­lâm, Sinamekiyi hurma ile beraber kullanırdı.



REZENENİN FAYDALARI


Rezene
Bir bazı durumlarda iki metreye kadar boylanabilen çok yıllık bir bitkidir. İnce gövdesini donanmış yaprakları karakteristiktir. Tüysüz ve içi boş yapıda olan rezene gövdesi ince uzun yapraklar taşır. Yapraklar ince dalları andırır. Erken zamanlarda rezene yeşil ve otsu görünümde olsa da ilerleyen zamanlarda sararır ve çalıya benzer bir forma dönüşür.
Rezene bitkisinin Çiçekleri şemsiye yapısında ve sarı renktedir.
Ana yurdunun Anadolu olduğu bilinen bu bitki tarihler boyunca insanlar tarafından bilinmekte ve değişik şekillerde kullanılarak tüketilmektedir.

Rezenenin etken maddeleri:
Uçucu yağ bakımından zengin rezene bitkisi, anethol, fenchon, metilkavikollar, flavonlar ve cumarinler barındırır. Özellikle tohumunda bol miktarda depolanan etken maddeler, Rezenenin ilgili hastalıkların iyileştirilmesinde çok etkili bir şifalı bitki olmasını sağlamıştırlar.
Rezene bitkisinin potasyum ve sodyum açısından çok zengin olduğu ise bilinen bir gerçektir.


Kullanım alanları:
*Sindirim sistemiyle ilgili sorunu olan kişiler,
* Mide ve gaz rahatsızlığı bulunanlar,
* Soğuk algınlığı olanlar,
* Öksürüğü kesilmeyen kişiler,
* Emzirme döneminde olan anneler için anne sütünü arttırmayı isteyen anneler,
* Bebeğinde devamlı gaz durumu olan anneler,
* Yoğun stres ortamından çalışanlar,
* Günlük olaylardan dolayı sinirlenen ve sinirlerini yatıştırmak isteyen kişiler için iyi bir şifa kaynağıdır.

Hazırlanışı:
Rezene bitkisinin yağı, buharı, tentürü, öğütülmüş tohumları, çayı ve tazeyken dal ve yaprakları kullanılagelen kısımlarıdır.

Rezene çayı: 
kök, gövde, yapraklar ve tohumundan çay demlenebilir. Rezenenin kök çayı idrar artırıcı etkiye sahiptir.
Tohum gövde ve yapraklarından elde edilen çay ise yatıştırıcı etkilerinin yanı sıra iyi bir hazım kolaylaştırıcıdır.

Özellikle rezene tohumundan elde edilen çay emziren annelerde ve bebeklerinde mide düzenleyici ve gaz giderici olarak kullanılır.
Uyumayan bebeklere rezene çayı verilerek rahatlamaları sağlanabilir.
Diğer yandan rezene çayı ılık haldeyken yüze uygulanabilir. Bu yöntem sivilcelerin azalması ve cildin daha pürüzsüz olması için kullanılır.
Özellikle yeni doğum yapmış annelerde ılık bir banyodan sonra alınan rezene çayı anne sütünün gelmesini sağlar. Aynı zamanda sütü artırıcı etkiye de sahiptir.
Yine ılık haldeki rezene çayı gözlerin yıkanmasında ve gözlerin rahatlatılmasında kullanılmaktadır. Eski devirlerde rezene çayı gözlerin tedavi edilmesinde kullanılmıştır.

Rezene yağı: 
Genelde parfüm ve şekerleme sanayinde kullanılan rezene yağının sağlık alanında pek kullanılmamaktadır.

Tentürü: 
Bir kaşık ılık suya 1–2 damla damlatılarak alınan rezene iştah açıcı ve mide düzenleyici bir etkiye sahiptir.

Buharı:  
Demlene rezene çayının buharı genzine ve ciğerlere çekilerek rahatlama sağlanabilir çünkü rezene bitkisinin sinirler üzerinde ciddi bir yatıştırıcı etkisi vardır.

Rezene tohumu: 
Dövülmüş rezene tohumunun balla karıştırılarak tüketilmesi mide rahatsızlıklarını engellemek için tercih edilmektedir. Aynı yöntem iştah açıcı etkisinden dolayı kilo alamayan kişilerde de kullanılabilir.

Nereden elde eldir?
Anadolu’nun bozkırlarında ve özelikle Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yol kenarlarında bolca bulunabilen bu bitkiyi şehirlerde aktarlardan rahatlıkla temin edebilirsiniz.
Eczanelerde rezene çayı adı altında satılan ticari takdim şekilleri mevcuttur. Mama ve gıda alanında faaliyet gösteren büyük şirketlerden bazıları da rezeneyle ilgili ürünler piyasa sürmüşlerdir. Bu ürünleri marketler ve eczanelerden alabilirsiniz.

Uyarılar!
Rezene ile ilgili bildirilmiş yan etkiler yoktur. Çayının deride kullanımı veya yağının kullanımı deri alerjilerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Ancak bildirilmiş ciddi yan etkiler yoktur.
Bu bitkinin çayı 2–3 aylık bebeklerde dahi kullanılabilir.
Hamilelerde bu bitki rahatlıkla kullanılabilmektedir.

IHLAMURUN FAYDALARI


IHLAMUR:Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.


HAZIRLANIŞI:
Ihlamur demlenerek hazırlanmalı. Tatlandırıcı olarak şeker yerine bal tercih edilmeli. İki tutam ıhlamur, 3-4 adet karanfil, bir çubuk tarçından ıhlamur hazırlanabilir.

STRESE KARŞI IHLAMUR ÇAYI
İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.

GRİP VE NEZLEYE IHLAMUR
Bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağlayarak değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.


GÜZELLİK İÇİN IHLAMUR
Göz çapaklanmalarında ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın.

Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.

CİLT LEKELERİNE IHLAMUR
Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız

PAPATYANIN FAYDALARI


Diğer İsimleri: Mayıs papatyası, Tıbbi papatya, Adi Papatya, Matricaria chamomilla

Papatya: Bileşikgiller familyasından; mayıs haziran aylarında çiçek açan, 25 cm kadar boyunda, bir yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları ince parçalı olup, sapsızdır. Çiçeğinin orta kısmı sarıdır. Kenarlarında 12-20 tane dil biçiminde beyaz renkli çiçek vardır. Çiçeklerin içeriğinde acı madde, tanen ve glikozitler vardır. Meyvesi sarımtırak esmer renkli bir uçucu yağ taşır.


Yetiştirildiği Yerler: Ana vatanı Türkiye olup hemen her yöresinde yetişebilir. Bahçelerde, çayırlarda, tarlalarda, kırlarda yetişir.

Toplanması-Saklanması: Çiçekleri mayıs haziran aylarında toplanarak güneşte kurutulur. Kuruyan papatyalar kapalı kutularda saklanılır.

Papatyanın Faydaları

*İştahı açar.
*Akneye iyi gelir.
*Diş ağrısına da faydalıdır.
*Basur ağrılarını da azaltır.
*İdrar artırıcıdır ve terletir.
*İltihap giderici özelliktedir.
*Mide yanmasına karşı etkilidir.
*Saçları sarartmak için kullanılır.
*Papatya bağırsak gazlarını da söker.
*Ateş düşürücü ve mikrop öldürücüdür.
*Şekerle içildiğinde erkekliğe kuvvet verir.
*Vücuda rahatlık verir, uykusuzluğa iyi gelir.
*Papatya çayı adet düzensizliğine de iyi gelir.
*Papatya buğusu, nezle ve sinüzit gibi rahatsızlıklarda kullanılır.
*Papatya suyuyla yıkanan cilt diriliğini korur, saçlar parlaklık kazanır.
*Sinirleri yatıştırıcı özelliğiyle, başta bel ve baş ağrısı olmak üzere, ağrıları dindirir.
*Stres depresyon gibi sorunlarda rahatlatıcı olarak kullanılması papatyanın faydaları arasındadır.
*Mikrop öldürücü etkisi nedeniyle diş eti, ağız, boğaz ve bademcik iltihaplarında gargara olarak faydalıdır.
*Spazmı giderici ve gaz söktürücü etkileri ile özellikle gastrit ve ülserde faydalı olan papatya hem ülsere karşı koruyucu hem de iyileşmeyi hızlandırıcı etki gösterir.

Uyarı: Günde 2-3 bardaktan fazla çay alındığında mide bulantısı yapar. Hamilerde ağız yolu ile kullanımı sakıncalıdır.

Papatya Nasıl Kullanılır? Papatyadan papatya çayı, papatya yağı ve boya elde edilir. Papatya çayı tahriş olmuş ciltleri temizlemek ve ferahlatmak için faydalıdır. Bu çayla göze pansuman yapılırsa gözdeki şişlikleri giderir.  Yüz ve cilt güzelliği için kaynatılmış bitki suyuyla haftada bir-iki kez yüz yıkanır.

ZAKKUMUN FAYDALARI


Zakkum Çiçeği Bitkisi (Nerium oleander): Yaz aylarında pembe çiçekler açan, yaprak dökmeyen, daha çok Akdeniz ülkelerinde yetişen ve sulak yerleri seven zakkum, 4 metreye kadar boylanabilen küçük bir ağaçtır. Zehirli bir bitkidir. Tanen, flavon, C vitamini, glikoz gibi maddeler içerir.


Zakkumun Faydaları:

Kalbi kuvvetlendiricidir, fakat bunun için çok düşük dozlarda kullanılmalıdır. İdrar söktürücüdür. Uyuz gibi deri kaşıntılarına, bit, pire gibi zararlılara ve arı sokmasına karşı haricen kullanımı faydalıdır. Haricen adale ağrılarını da hafifletir. Bir Türk doktoru olan Dr. Ziya Özel, zakkum ile ilgili uzun süren çalışmalar yapmış ve Zakkumun kansere karşı tedavi edici olduğunu belirtmektedir. Zakkum özünden faydalanılarak hazırlanan kanser ilaçları üretilmeye başlanmış ise de konuyla ilgili araştırmalar henüz tamamlanmamıştır. Halk arasında haricen deri kanserine karşı kullanılmaktadır.


Zakkum Çiçeği Bitkisi nasıl kullanılır? Çok zehirli bir bitki olduğu için küçük miktarlarda dahi ölümcül olabilmektedir. Bu nedenle doktor kontrolü dışında kullanılmamalıdır. Zakkum kurutulduktan sonra suyla kaynatılarak çok küçük miktarlarda dahilen ya da zeytinyağı ile karıştırılarak haricen kullanılabilir.

17 Mayıs 2012 Perşembe

NARIN FAYDALARI



NAR: Lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır.

Narın Faydaları:

Harareti keser. Enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Çarpıntıyı giderir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta cilt ve prostat kanseri olmak üzere, kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar serliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Nar suyu sesi açar.

Nar Nasıl Kullanılır?
Narın meyvesi, meyve kabukları, nar ağacının kökleri ve dallar ile kök kabukları kullanılır. Nar tanelerini saran zar hazmı kolaylaştırır ve idrar söktürür. Narın kabuklarının kaynamış suda demlenmesi ile hazırlanan çay içilirse ishali keser. 2-3 gün boyunca sabahları aç karına içilip öğleye kadar bir şey yenilmezse bağırsak kurtlarını döker.

HİNDİSTAN CEVİZİNİN FAYDALARI


Hindistan Cevizi:Anavatanı Fas olan yaprağını dökmeyen bir ağacın olgunlaşmış kuru tohumlarıdır.Bizde küçük Hindistan cevizi olarak bilinir.Fındıkla ceviz arası büyüklüğündeki baharat rendelenerek toz halinde kullanılır.

KULLANILDIĞI YERLER:

Çorbaların, çeşitli sosların, özellikle graten edilen yiyeceklerin,kroketlerin,et,dolma ve sarmaların lezzetlendirilmesinde kullanılır,yiyeceklere tat ve koku vermek amacıyla kullanılır.Rendelenerek toz haline getirilip kullanılır.Fazlası beyin ve sinir sistemini olumsuz etkilediğinden yemeklerde çok az kullanılması önerilir.

VİTAMİNİ:

Kurutulmuş hindistan cevizinin enerji değerleri oldukça yüksektir. Her 100 gram Hindistan Cevizi 662 kalori içerir. Tek bir hindistan cevizinin suyu vücudun günlük beslenmesi için gerekli olan C vitaminini yeterli bir oranda karşılar. Ayrıca, B grubu vitaminlerinide içerir. (Niasin, pantotenik asit, biotin, riboflavin, folik asit, tiamin, pyridoxin).
Suyu ayrıca sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, bakır, fosfor, sülfür ve klorda içerir. Olgunlaşmış kuru bir hindistan, cevizi midedeki fazla asit problemlerinin tedavisinde de etkilidir ve hastada rahatlama sağlar.

C vitamini, A ve B vitamininin tüm türlerini içermektedir. Bu vitaminlerin haricinde Mango'da bol miktarda Beta Karotende bulunmaktadır. Beta karoten Cildin güzelleşmesini, çeşitli enfeksiyonların tedavisini vede gece görme zorluklarına karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Bunun yanında Mango potasyum, lif ve kuvvetli bir anti-oksidan deposudur.


HİNDİSTAN CEVİZİNİN FAYDALARI :

* Reflü hastalığına iyi gelir.
* İdrar söktürücü bir besin olan Hindistan cevizi kabızlığı gidermekte faydalıdır.
* Böbrek taşlarını ve kumunu düşürmeye yardımcı olur.
* Mide ağrılarını hafifletir.
* Balgamı keser.
* Ağız kokusunu giderir.
* Felce ve titremeye iyi gelir.
* Şekerle birlikte yenirse hem vücuda fazla ağırlık vermez hem de cinsel gücü arttırır.
* Hindistan Cevizi çok besleyici, güçlendirici ve şişmanlatıcı bir besindir.

KARNABAHARIN FAYDALARI


Karnabahar:
Vitamin ve mineraller bakımından zengin bir besindir. A, C, B1 ve B2 vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, fosfor, fosfat ve demir minerallerini içerir.


Karnabaharın Faydaları:

Besleyici bir sebze olan karnabahar vücuda güç verir. Zihinsel ve bedensel yorgunluğu giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Beynin çalışmasını destekler. Cinsel gücü ve isteği arttırır. Şeker hastalığında ve romatizmada faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Kalp hastalıklarında şikayetleri azaltır. Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir ve idrar söktürür. Dalak rahatsızlıklarına iyi gelir.

Karnabahar nasıl kullanılır? Lahananın bir çeşidi olan karnabahar, yemeği yapılarak tüketilebilir.

KAHVENİN FAYDALARI


Kahvenin sağlımız üzerindeki etkilerini araştıran geniş çaplı araştırmalar çok eski olmasa da, kahvenin pek çok ciddi hastalığı önlemeye yardımcı olduğu görülmüştür.


Astım
Kahvenin, astım hastalarına yardımcı bir içecek olduğu yaklaşık 150 yıldır bilinmektedir. Kahvenin içerisindeki kafein nefes yollarını açıcı etkiye sahiptir. Günümüzün saygın tıp dergileri de kahvedeki kafeinin, genç astım hastalarında kuvvetli bir nefes açıcı ilaç olduğunu kanıtlayan araştırmalar yayınlamışlardır. Hatta yapılan deneylerle kahve içenlerin astıma yakalanma olasılığının belli bir miktar azaldığı görülmüştür.


Kanser
Kahvenin de yeşil çay ve siyah çay gibi iyi bir antioksidan kaynağı olduğu tespit edilmiştir. Hatta kahve işlenme sürecinde de içindeki antioksidanları kaybetmemektedir. Bilindiği üzere antioksidanlar kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engelleyici özelliktedirler.


Baş Ağrısı
Migren üzerindeki olumsuz etkileri bilinmesine rağmen kahve, normal bir baş ağrısına iyi gelmektedir. Kahvenin içerisinde baş ağrısı içi kullanılan ilaçlardaki maddelerden bulunduğu ve biraz daha iyi sonuç verdiği görülmüştür.


Karaciğer
Kahvenin faydalarından biri de kahve içen kişilerin karaciğer rahatsızlıklarına daha az yakalandıkları yapılan araştırmalarla tespit edilmiş olmasıdır. Kahve, özellikle sirozun ve sirozdan kaynaklanan karaciğer kanseri riskinin düşürülmesine faydalıdır.


Safra Taşı
Erkeklere göre vücutlarında daha fazla safra taşı üreten kadınların, kahve içmeleri durumunda içmeyenlere göre safra taşından daha az şikayette bulundukları gözlenmiştir.


Konsantrasyon
Uyarıcı etkisi olan kahvenin dikkati bir iş üzerinde toplamada faydalı olduğu bilinmektedir. Özellikle işte ve okulda yapılan araştırmalar, belli miktar kahve tüketiminin konsantrasyonu arttırdığını göstermiştir.


Selülit
Bilinenin aksine kahvenin faydalarından biri de selülit ve benzeri cilt sorunları üzerinde olumlu etkilere sahip olmasıdır.


Parkinson

Günde bir fincan kahve içen erkeklerde, Parkinson hastalığına yakalanma riskinin bir miktar azaldığı yapılan araştırmalarda gözlenmiştir. Bu riskin azalması Kahvenin önemli faydalarından biridir.

NANENİN FAYDALARI



NANE:
 Dünyada 25-30 kadar türü bulunan, sağlık açısından son derece faydalı, hoş kokulu bir bitkidir. Daha çok nemli yerleri sever.

Nanenin Faydaları:
 İştah açar. Sinirleri yatıştırır ve vücuda rahatlık verir. Strese ve baş ağrısına iyi gelir. Spazm ve kalp çarpıntısı riskini azaltır. Ateşi düşürür. Sindirim sistemi ve mide için çok faydalıdır. Sindirimi kolaylaştırır. Gaz söktürücüdür. Bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur. Ülsere ve mide yanmasına iyi gelir. Kusmayı, mide bulantısını ve ağrısını önler. Grip, bronşit gibi soğuk algınlıklarında ve öksürükte faydalıdır. Diş ağrısını ve ağız kokusunu giderir. Anne sütünü arttırır. Sinirsel iktidarsızlığa iyi gelir.

Nane Nasıl Kullanılır?
 Nane, salata ve yemeklere güzel kokusu ve farklı tadıyla ayrı bir lezzet katmak için kuru ya da taze olarak katılabilir. Ayrıca, nane çayı hazmı kolaylaştırmak için yemeklerden sonra içilebilir. Naneden elde edilen nane yağı da çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Yapraklarından hazırlanan nane çayı sakinlik verir. Soğuk algınlığı ve mide bulantısını giderir. Sindirimi kolaylaştırır ve bağırsaktaki gazları söker. Nane suyuna bir miktar sirke katılıp içilirse iç kanamaları durdurmaya yardımcı olur. Nanenin sakinleştirici etkisi nane yağı için de geçerlidir. Nane yağı ciltteki yanık lekelerini gidermekte ve soğuktan kaynaklanan şişlikleri indirmede etkilidir. Nane kaynatılıp buharı koklanırsa solunum yollarını açar ve soğuk algınlığına iyi gelir.

FUNDA BİTKİSİNİN FAYDALARI



Funda Bitkisi:Halk arasında süpürge otu olarak da bilinen funda bitkisinin pek çok faydasının olduğu uzmanlar tarafından da teyit edildi. Bitki çayı şeklinde hazırlanarak da tüketilebilen funda bitkisinin faydalarından bazıları şu şekilde sıralanabilir.

Funda bitkisinin yararları:
*Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
* Nikris hastalığına karşı faydalıdır.
* Anne sütünü artırıcı özelliğe sahiptir.
* Funda bitkisiyle hazırlanan funda lapası ağrıları keser.
* Zeytinyağı ile hazırlanan funda merhemi, çıban ve egzamaya karşı faydalıdır.
* İdrar söktürücü ve iltihap giderici özellikleri vardır.
* İshali keser.
* Nefrit, piyelonefrit, prostat iltihabı, sistit, kolibasil, albümin ve ödemde çok etkilidir.

Funda çayının hazırlanışı:
Kaynatılmış suda 3 dakika kaynatılıp, 15-20 dakika demlendiriliyor.

Funda çayının faydaları:
Şişmanlık rahatsızlıklarında kullanılan funda suyu çok etkili bir zayıflatıcıdır. Ayrıca iltihabı kurutmada, romatizmal hastalılarda, kolesterol düşürücü ve ağrı kesici olarak da kullanılmaktadır.
Funda suyu, iyi bir böbrek çalıştırıcı olduğundan idrar yolları dezenfektanı olarak kullanılır, idrar söktürücü ve kabızlığı giderici etkilere sahiptir. Altına ıslatan çocuklarda faydalıdır.
Yağları eritiyor, söktürücü ve terletici özellikleri var.

Funda çayının kullanım şekli:
1/4′ü funda suyu ile doldurulmuş çay bardağını su ile tamamlayıp içiniz. Günde üç çay bardağı içilir.

ZEYTİNİN FAYDALARI


Zeytin:Çok eski çağlardan bu yana tüketilen zeytin, zamanla önemini daha da arttırmış, sofralardaki daimi yerini alarak insan sağlığının önemli bir koruyucusu olmuştur. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin, aynı zamanda yağıyla da sağlığa olan katkısını arttırmaktadır.

Sağlığa olumsuz hiçbir etkisi olmayan zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde kalp-damar hastalıkları ve kansere karşı da koruyucu bir etki gösterir. Özellikle günümüzde kalp ve damar şikayetlerinin çoğalması, bu mucizevi besinin insan sağlığı açısından önemini daha da artırmaktadır. Allah zeytinle ilgili olarak ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

"Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.

Kalp ve Damar Sağlığı Üzerindeki Faydaları: 

Zeytin ve zeytinyağının içinde yağ asitleri bulunur. Bu asitlerin çoğu vücut için zaruri olan tekli doymamış omega-6 (linoleik asit) yağlarıdır. Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı diğer yağların aksine kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır.

Bu konuda yapılan çalışmalarda, 1 hafta boyunca her gün yaklaşık 2 yemek kaşığı doğal zeytinyağı tüketen insanların kolesterol düzeylerinde son derece olumlu sonuçlar elde edilmiştir... Antioksidanlar, vücudumuzdaki zararlı maddeleri etkisiz hale getiren ve hücrenin tahrip edilmesini engelleyen son derece önemli maddelerdir. Düzenli zeytinyağı kullanan insanlarda yüksek antioksidan seviyeleri izlenmiştir. Ayrıca zeytinyağının kalp hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiştir.

Yüksek oranda kalp ve damar hastalıkları vakalarına rastlanan ülkelerde çoğunlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymuş yağlar tüketilmektedir. Bu yanlış beslenme alışkanlığı Akdeniz diyeti yani zeytinyağı tüketimi ile düzeltilebilmektedir. Zeytinyağı kandaki kolesterolü düzenlediği için kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye edilmektedir.

Bunun yanı sıra zeytinyağı omega-6 yağ asidinin omega-3 yağ asidine oranını da düzenlemektedir. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere, kalp ve bağışıklık sistemi ile ilgili birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır. Tüm bu sebeplerden dolayı pek çok insan zeytinyağı ile sağlık bulmaktadır. Amerikan Kalp Birliği, kalp hastalığı riskini azaltmak için yüksek tekli doymamış yağ diyetlerinin, %30 düşük yağlı diyete bir alternatif olabileceğini ortaya çıkarmıştır.

Kanseri önlemedeki rolü: 

The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ß-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ß-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır.

Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asidi miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.

Ayrıca araştırmacıların raporlarına göre bol miktarda zeytinyağı ve sebze yiyen insanlarda, eklemlerdeki kronik bir hastalık olan romatizmal arterit (atardamar enfeksiyonu) geçirme riski azalmaktadır.

Kemik gelişimine yardımcı olması: 

İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyum kaybını engelleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından zeytin oldukça önemlidir. Zeytin, yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir; çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca minerallerin kemiklerde çökmesini sağlayarak kalsiyum kaybını da engeller. Kemikler organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur ve kemiklerde mineral birikimi olmadığı takdirde kemik erimesi gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan zeytinin iskelet sistemimiz üzerinde çok olumlu katkısı vardır. (Harun Yahya, Koku ve Tat Mucizesi)

Yaşlanmayı önlemesi: 
Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.

Tansiyon düşürücü: 

Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.

İç organlara faydaları: 

Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Yüzyıllar Öncesinde Bildirilen Gerçek…

Görüldüğü gibi bugün birçok bilim adamı zeytinyağını esas alan beslenme modelinin en ideal model olduğunu düşünmektedir. Bu özelliklerinden dolayı günlük beslenme programında her öğünde bulunması gereken en temel besinler zeytin ve zeytinyağı olarak belirtilmektedir. Allah'ın pek çok ayette dikkat çektiği zeytin bitkisinin faydaları, ancak tıp biliminin gelişmesiyle keşfedilmiştir.

Çocukların gelişimine katkısı:

Zeytin ve zeytinyağı, içlerinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler ve gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı besinlerdir. Linoleik asidin eksikliği, gelişimin yavaşlamasına ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur.

Zeytinyağı vücudumuzdaki zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zarının oluşumuna yardımcı olurlar.

Zeytinyağı, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahiptir. İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağ asitleri açısından, zeytinyağı yeterli bir kaynaktır. Bu faktörler zeytinyağını, yeni doğmuş bebekler için oldukça faydalı kılmaktadır.

Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır.

PAZININ FAYDALARI


Pazı: Ispanağa benzeyen sindirimi kolay, bol vitaminli, besleyici bir bitki olan pazıda, A, C ve K vitaminleri bol miktarda bulunur. Ayrıca, E vitamini ile demir, magnezyum ve kalsiyum minerallerini içerir.

Pazının Faydaları:
İştah açıcıdır. Vücuda kuvvet verir. Hazmı kolaylaştırır. İdrar söktürür, kabızlığı giderir ve idrar yollarında yanma şikâyetlerini azaltır. Öksürüğe karşı faydalıdır. Kansızlığı önler. Hamile olanların yemesi doğacak çocukta omurga açıklığı riskini azaltır.


Pazı Nasıl Kullanılır? Pazının kökleri, sapları ve yaprakları pazı yemeği, dolması ve salatası yapılarak kullanılır. Ayrıca, tedavi amacıyla haşlaması yapılıp deri hastalıkları, yanık, şişlik ve basur memelerinin üzerine konursa faydası görülür. Balla karıştırılarak saç çıkmayan deriye sürülürse faydalı olur.

KIRMIZI PANCARIN FAYDALARI


Diğer İsimleri: Beta vulgaris, Beet, Betterave, Garden beet, Rota Rübe

Pancar: Yumrularından sebze olarak faydalanılan kırmızı pancarın anavatanı Akdeniz bölgesidir.  A, B, C ve P vitaminleri ile potasyum, sodyum, magnezyum, fosfor, çinko, demir, kalsiyum, brom ve bakır minerallerini içerir. Şifa amacıyla kullanılan kırmızı pancardır.

Kırmızı Pancarın Faydaları:

*Sinirleri yatıştırır.
*Kalp sağlığını korur.
*Böbrekleri çalıştırır.
*Vücudu kuvvetlendirir.
*İdrar söktürür ve kabızlığı giderir.
*Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir.
*Mide ağrılarını ve ekşimelerini azaltır.
*Şeker hastalığı ve vereme karşı korur.
*Yüksek tansiyonu düşürücü etkiye sahiptir.
*Kırmızı pancar, iştahı açar ve hazmı kolaylaştırır.
*Kırmızı pancar suyu kansere karşı iyi bir koruyucudur.
*Karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olur ve kansızlığı giderir.

Pancar Nasıl Kullanılır? Şeker pancarı şeker üretiminde ve şeker pancarı pekmezi yapımında kullanılır. Kırmızı pancarın ise yemeği, salatası ve turşusu yapılır. Kırmızı pancar, sebze olarak kullanılmasının yanında, tedavi amacıyla da kullanılır. Kırmız pancar kaynatılıp içilirse böbrek kumlarını dökmekte faydalı olur. Pancar suyu sarılık tedavisinde kullanılır. Şeker hastalığı olanlar şeker pancarını kullanmamalıdır.

TURPUN FAYDALARI



Uzmanlar ataların geçmişten günümüze kadar halk arasında sıkça kullanılan ''turp gibi sağlam'' sözünün, bu sebzenin sert yapısının yanı sıra içeriğindeki vitamin değerlerinden kaynaklandığını belirtiyor.

 Turpun Faydaları:

Kırmızının yanı sıra son yıllarda Japon turpu olarak da bilinen beyaz turp üretimindeki artışa rağmen, uzmanlar sağlık için turpun kırmızısını öneriyor.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi diyetisyeni Özgen Arı'nın, yaptığı açıklamaya göre, ataların geçmişten günümüze kadar halk arasında sıkça kullanılan ''turp gibi sağlam'' sözünün, bu sebzenin sert yapısının yanı sıra içeriğindeki vitamin değerlerinden kaynaklanıyor.

C vitamini, kalsiyum, potasyum ve demir kaynağı turp, cildi güzelleştirip, bağışıklık sistemini güçlendirmesinin yanı sıra çok sayıda hastalığa doğal şifa kaynağı olarak gösteriliyor.

Mide ve bağırsağı çalıştıran, sindirimi kolaylaştıran, öksürüğe, romatizmaya ve damar sertliğine iyi geldiği yaygın olarak bilinen turp, bağırsakları adeta dezenfekte ediyor, kabızlığı gideriyor.

Turpun en büyük özelliği ise içeriğindeki antioksidan etki. Bu etki kırmızı turpta, turba rengini veren maddenin içeriğinden dolayı beyaz turptan daha fazla bulunuyor. Turpun antioksidan etkisi, vücutta kanser hücrelerinin oluşumunu engelliyor. Bu kanser türleri arasında ise akciğer ve kalın bağırsak kanserleri ilk sırada yer alıyor.

Turpun içeriğinde yüksek oranda bulunan folik asit ve demir vitamini kansızlığa iyi geliyor. Bu nedenle turpu hamile kadınların mutlaka tüketmesi öneriliyor. Turp, emziren annelere de süt yapıcı özelliği nedeniyle tavsiye ediliyor.

Yüksek oranda potasyum içeren turp, bu özelliği ile yüksek tansiyon hastalarına da şifa kaynağı oluyor.

-UYARILAR- 

Hasat döneminin kış mevsimi olması nedeniyle, bu mevsimde daha fazla tüketilen turp, sağlık deposu özelliklerinin yanı sıra mide rahatsızlığı olanlarda midede yanma, geğirme ve gaz yapıyor. Bu nedenle, midesi rahatsız olanların tüketimde aşırıya kaçmamaları tavsiye ediliyor.

Turp, ayrıca bedenin iyot emilimini azaltıyor. Bu nedenle, fazla miktarda turp tüketenlerin, iyot yönünden zengin besinleri ve iyotlu tuz almaları da öneriliyor.

Ana vatanı Akdeniz bölgesi olan turp, yaygın olarak Osmaniye'de üretiliyor. Osmaniye'nin Kadirli ilçesi Türkiye'nin toplam turp üretiminin yüzde 70'ini karşılıyor.

ŞALGAMIN FAYDALARI


ŞALGAM
Hafif acımsı-tatlımsı kökleri sebze olarak yenilen Şalgam'ı veren bitkisi, Turpgiller'dendir. 50-120 cm. kadar boylanabilen ve ülkemizde de yetiştirilen bitkinin birinci yılında kökü ve toprak üstü yeşil kısımları; ikinci yılında çiçek sapı, çiçekleri ve tohumları oluşur.Bitkinin sebze olarak değerlendirilen bölümü, şişkin kökleridir. Basık, yuvarlağımsı ya da uzun silindirik biçimlerde olan kökün sertçe etinin rengi beyaz ya da mavimtıraktır. Ama, kökün toprak yüzeyine yakın kısmı kırmızı, mor, beyaz, sarı veya yeşil renklerde olabilir. Bitkinin oval biçimli yaprakları yeşil renkli, yaprak kenarları düz ya da testere gibi dişlidir.Şalgamın çiçek sapları 50-120 cm. kadar uzar. Erselik özellikli çiçekleri, parlak sarı ve bazen beyaz renkte olur. Tohumları lahananınkilere çok benzediğinden, satın alırken aldanmamaya dikkat edilmelidir. Şalgam, günümüzde hem insanlar hem de hayvanlar için üretilmektedir. İnsan yiyeceği olarak yetiştirilenleri yumuşak etli, hayvan yemi olanları ise sert etlidir. Şalgam, bazı çorba ve soslara katılır, yemeklerde garnitür olarak kullanılır. Bazı yörelerimizde suyu sevilerek içilir.

Şalgam Suyu ve Faydaları

Vitamin ve mineral miktarları yüksek olan bu ham maddelerden yapılan şalgam suyunun insan sağlığı için şüphesiz pek çok faydaları vardır.

- İştahı açar,
- Laktik asit içerir,sindirimi kolaylaştırır.
- B grubu vitaminleri içerir, sinirleri yatıştırır.
- Mide ve karaciğere faydalıdır,
- Kalsiyum,potasyum ve demir içerir, kemik ve dişleri kuvvetlendirir.
- Afrodizyak özelliği vardır.
- 100 gramında 20 kalori olan şalgam,A-B-C vitamini içerir. Kalp, damar ve göz sağlığı için faydalıdır.
- Vücuttaki toksinleri atmak,kolesterolden uzaklaşmak, stresten kurtulmak için bolca yenip, suyu içilir.
- İdrar söktürücü,romatizma, nikris ağrılarına, mafsal şişliklerine, böbrek kumu ve taşının dümsine, apse, dolama, kan çıbanı, donma,ergenlik sivilceleri, egzama, göğsü yumuşatıcı, akciğer ve bronşları temizler, boğaz iltihabına, pekliğe, şeker hastalarına verilir.
- Toksinleri atmaya yarayan, süt asidi, fosfor, kalsiyum, potasyum, stresiönleyip sinirleri yatıştır.
- Şeker ve vitamin yönünden çok zengin olan şalgam arsenik, kalsiyum ve madeni tuzlar içerir. Kansızlık için ideal bir ilaç olup,yaprakları da kökü gibi kalsiyum demir,bakır ve iyot içerir.
- Vücutta şişliklerin üstüne konduğu gibi,el ve ayağı donanlara haşlanıp lapası sürülür.
- Haşlanan suyu ile saçlar yıkandığında beyazlaşmayı önler.
- Kökünün haşlanıp içilmesi sindirim güçlüğünü giderir. Nikris hastalığına iyi gelir.
- Akciğer ve bronşları temizleyen şalgam,pekliği giderdiği gibi bazı cilt hastalıklarında da merhem gibi kullanılır.
- Yaşlıların ayak üşümelerini gidermek için; kalın, etlice soyulmuş, 2 şalgam kabuğu, 1 çay bardağı ısırgan otu ile 1 litre suda haşlanıp haftada 2 gün ayaklar bu suyla yıkanır.



HAVUCUN FAYDALARI


Uzmanlar, havucun, süratle kan yapıcı, kuvvetlendirici, ishal kesici, peklik giderici, mide ve bağırsağın yakın dostu, safra akıtıcı, karaciğeri kuvvetlendirici ve yeri doldurulamayan bir sebze olduğunu söylüyor. Kansızlık halinde, sabah-öğle-akşam taze çıkarılmış 1 çay bardağı havuç suyu içilmesi, suyu çıkarılamazsa ince rendelenmesi ve iyice çiğnenerek yenilmesi öneriliyor.

Mide ve bağırsak kanamalarında da havuç suyunun çok faydalı olduğunu ifade eden uzmanlar, havucun, özel şekeri, A vitamini ve bol vitaminleri ile karaciğeri kuvvetlendirdiğini, ona rahatsızlığında kendi kendini tamir imkanı verdiğini, vücuttaki üre asidi, ürat tuzları, benzeri yorgunluk maddelerini, diğer zehirleri idrarla dışarı attığını vurguluyor.

Havucun, bol A vitamini ile cilde temizlik ve pembelik verdiğini ve gözlerin sıhhatli kalmasını sağladığını belirten uzmanlar, kalp rahatsızlığı ve damar sertliği olanlara havucun çok fayda verdiğini, her gün yenen bir havucun da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indirdiğini bildiriyor.

Uzmanlar, havuçtaki beta-karotenin de gözleri, yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruduğunu ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini vurgulayarak, havuçların çiğ veya pişmiş olarak yenilirken asla soyulmaması gerektiğini, sadece temiz yıkamanın kafi olduğunu kaydediyor.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze havucun içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 30-42 kalori; 1,1 gr. protein; 9,7 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; l gr. lif; 36 mgr. fosfor; 37 mgr. kalsiyum; 0,7 mgr. demir; 47 mgr. sodyum; 341 mgr. potasyum: 23 mgr. magnezyum; 8.115-11.000 IU A vitamini: 0,06 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0.6 mgr. B3 vitamini: 0.15 mgr. B6 vitamini: 7,6 mcgr. folik asit: 6-8 mgr. C vitamini ve 0,6 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI


Havuç, düzenli olarak yenildiğinde, sigara içen kişileri de içermek üzere, bedenin akciğer kanserine yakalanma rizikosunu en aza indirgemektedir: Ayrıca havucu sık ve bol tüketen kişilerin gırtlak, mesane (idrar kesesi), rahmin boyun bölümü, kalın bağırsak, prostat ve yemek borusu kanserlerine yakalanma rizikosunun %50 oranında; menopoz döneminin sonrasını yaşayan kadınlarda, göğüs kanserlerine yakalanma rizikosunun %20 oranında azaldığı yapılan araştırmalar sonucunda saptanmıştır.

Kalbin dostu da olan havuç, kandaki kolesterol düzeyini düşürmenin en kolay yoludur.

Araştırmalar, havuç yemenin kolesterolde önemli düşmelere neden olduğunu, havuç yemeyi bırakan kişilerde kısa sürede kolesterolün eski düzeyine yükseldiğini göstermiştir.

Havuç bazı türden gıda zehirlenmelerini önler.

Ayrıca, yapılan araştırmalar, havucun menenjit ve ansefalit (beyin iltihabı) ile gebelikte fetüse geçerek düşüğe neden olan listerya adlı maddenin etkilerini yok ettiğini göstermiştir.

Havuç, içerdiği yüksek lif oranıyla peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelmektedir.

Kaynatılarak içilen havucun suyu diyareye iyi gelir.

Ayrıca halk arasında, havucun sindirimi kolaylaştırıcı, gaz söktürücü, idrarı artırıcı, kurt düşürücü, aybaşı olayını kolaylaştırıcı ve hatta gebeliği önleyici, afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri bulunduğuna uzun yıllardır inanılmaktadır.

Bütün bu dirimsel önem taşıyan etkilerinden yararlanılmak üzere kişiler özgürce ve bol bol havuç yemelidir. Piyasada toz şeklinde de satılan havucun günlük diyetimizde sıklıkla yer alması, sağlığımıza büyük fayda sağlayacaktır.

A, C, B1 ve B2 vitaminlerince zengin bir ürün olan havuç, çiğ olarak ya da pişirilerek tüketilir.

Havuçlar kirli olsa bile kabuğunu soymamak gerekir. Çünkü yarım kilogram havuçta 30 mg C vitamini, B1-B-B6 vitaminleri, kalsiyum, demir ve potasyum mineralleri bulunur ve bunların büyük bölümü kabuğun altındadır.

Havucun, bol A vitamini ile cilde temizlik ve pembelik verdiğini ve gözlerin sıhhatli kalmasını sağladığını , kalp rahatsızlığı ve damar sertliği olanlara havucun çok fayda verdiğini, her gün yenen bir havucun da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriliyor.